Zeki Demirkubuz Haftasi
Zeki Demirkubuz haftasi yaptik. Izlemedigimiz, eksik filmleri tamamladik.
Ucuncu Sayfa programlarini bol bol izleyen Meryem'in kendisinin böyle bi hikayede basrol oynamasina kadar giden yol. Isa'nin insanin icini burkan caresizligi. Sonrasinda Meryem'in hikayesinde figüranlasmasi. Özellikle Basak Köklükaya'nin fazlasiyla yetkin oyunculuguna hayran kalmamak elde degildi.
Film boyunca adini bu kadar sik kendi kendime tekrarladigim bi film hatirlamiyorum. Filmin ilk 20 dksi "hadi artik itiraf et, itiraf et" diyerek gecti.
Bu sefer Taner Birsel'in oyunculugu Basak Köklükaya'yi gölgeler cinstendi.
ZD ufak da olsa bi cameo örnegiyle karsimiza cikar.
Kücük bi yol hikayesi
Sonrasinda bi Anadol'a bindik. Adam arabanin gercek sahibi bile degilmis. Adada bakimsiz bi halde bulmus. Sonra bakmis motoru calisiyor, kullanmaya baslamis o günden beri.
Baslangic Yazisi
Yurtdisinda yasamaya basladigimdan beri bilissel anlamda daha rafine bi hayat yasiyorum: izlediklerim, dinlediklerim artik daha secici. Popüler kültürün dayatmalarindan ve bi sürü bilgi kirliliginden uzak bi yasam. Bu yüzden yeni blogun adi secici algi. Hani bunu süper bisiy olarak düsünebilir insan bunu ama bi yandan da tesadüflerin hoslugundan mahrum kaliniyor aslinda. Bi gece yarisi uyanmissinizdir da televizyonu acip, kanallara bakarsiniz, geceyarisi yayinlanan kimsenin izlemeyecegi düsünülen bi filme denk gelme umuduyla biraz da, bu ve benzeri bi sürü tesadüfün yeri artik daha azdir yasantinizda.
Ha bu blogda sadece sinemadan, kitaplardan ve müzikten bahsetmeyecegim yine. Genel olarak hayat konum olacak yine. Yani icerigin neler olacagini, karsima neler cikacagini hayat belirleyecek zaman gectikce.