Virgina Woolf'un Son Mektubu

canım,
yeniden delirmek üzere olduğumdan eminim.
o korkunç dönemlerden birine daha göğüs gerebileceğimizi sanmıyorum.
ve bu sefer toparlanamayacağım da.
sesler duymaya başladım.
dikkatimi bir şey üzerinde toplayamıyorum.
ben de yapılabileceklerin en iyisi gibi görünen şeyi yapıyorum.
sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin.
birisi başkası için ne yapabilirse, hepsini yaptın.
sanmam ki başka iki kişi bizden mutlu olmuş olsun, bu korkunç hastalık gelene kadar.
artık onunla mücadele edemiyorum, hayatını zehir ettiğimi biliyorum, ben olmasam çalışabilirdin.
ve biliyorum ki çalışacaksın. görüyorsun ya, bunu bile doğru dürüst yazamıyorum. okuyamıyorum.
söylemek istediğim şu, hayatımın bütün mutluluğunu sana borçluyum.
bana karşı hep sabır gösterdin ve inanılmayacak kadar iyiydin.
bunu söylemek istiyorum-bunu herkes biliyor.
biri beni kurtarabilseydi eğer, o sen olurdun.
senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey benden gitti artık.
hayatını daha fazla zehir edemem.
sanmam ki başka iki kişi bizim olduğumuz kadar mutlu olsun.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Amerika Üzerine Tezler - 1

Amerika Üzerine Tezler 1 cünkü muhtemelen gerisi gelecek diye düsünüyorum.

Her ne kadar Subway'de bana korku dolu anlar yasatsalar da Amerika'da siyah nüfusun daha eglenceli oldugunu düsünüyorum.

Subway'de neden mi korku dolu anlar yasatiyorlar? Ancak aksanlarini anlayip kendi aksanini düzeltip konusunca anlasabiliyorsun cünkü. Misal zeytin istedigimde "Do you want Onions(Aanins) or Olives(Aalivs)?" sorusuyla karsilasinca hemen agzini yayarak "Olives (Aalivs)" diye cevap vermek durumunda kaliyor insan.

Neden mi eglenceliler? Rengarenk kiyafetler giyip, enteresan enteresan makyaj yapip, oje sürüp, ritmik yürüyen bu insanlar eglenceli degil de soluk benizliler mi eglenceli sizce? Görecelilikten mi bilmiyorum ama beyazlar sanki daha bi beyaz ve soluk benizli geldi bana burda.

Ha bunlarin bi kere otobüste karsilastigimiz cok tatli siyah bi kizi severken, diger taraftan baska bi siyah kadinin bana arkadasina dönüp beni göstererek "Bizim yegene ne kadar da cok benziyor!" demesiyle hic alakasi yok. Hani bi sürü insan, bi sürü insana benzetti beni simdiye kadar ama böylesini daha önce hic görmemistim, bunu da gördük gecirdik, hos oldu.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Kütüphane

Bos zamanlarini kütüphanede geciren süper de bi insanim :P Saka bi yana cidden seviyorum kütüphaneleri. Elinin altinda kitaplar, ferah bi ortam, sirf ders calismak icin degil bilgisayarda konsantre bisiyler yapmak icin de harika mekanlar kütüphaneler.
Salih bana dolap tuttugundan beri (millet kat yat tutar, insanin akademisyen sevgilisi varsa kütüphaneden dolap tutar, bize de bu uyar :)) artik University of Chicago kütüphanesinin bi sakini oldum diyebilirim. Sabah geliyorum aksam cikiyorum yeri geldiginde. Insan bütün gün bi mekanda durunca cevresini inceleme kabiliyeti de yükseliyor.

Kütüphaneye gelmeye basladiktan bi süre sonra müdavimleri taniyorsun: her gün ayni masaya sabah 9, aksam 5 arasi oturan Cin'li eleman, koridorda cinsiyet ve ayrimcilik calisan Güney Amerika'li eleman, onun ilerisinde benim dolabimin oldugu bölgede oturan kel ama sakalli kütüphane sosyali (bunun arkadaslari da burda takiliyor, arada birbirinin yanina ugrayip hal hatir soruyorlar) insan...

Sonra kisilikleri incelemeye basliyorsun: Kimse umrumda degil kisisi: "Istedigim kadar rahat hareket ederim, torbamin icinde bisiy mi kalmis, hasir husur acarim torbayi hic istifimi bozmam, siz gelmeden önce de buralarin agasi bendim sizden sonra da ben olucam!" Aman kimseye bulasmayayim, kimse de bana bulasmasin kisisi: hücre tabir ettigimiz yerlere oturup, bütün gün kendi dünyasinda takilmayi seven kisiler bunlar. Müzik dinlerler, youtube'ü acip bisiyler izlerler ama bazi zaman da öyle bi konsantre olurlar ki biri dokunsa irkilirler.

Kütüphanenin bi de vardiya sistemi var: kimileri gündüzcü, kimileri gececi. Gündüzcüler "Bütün gün calisirim, isimi yapar evime dönerim, belki spora giderim sonradan, keyfim bilir. Bütün gün calistim ya icim rahat" kisileridir. Gececiler ise "of ya hic calismadim kac gündür, cok calismam lazim, vakit de yok. Enerji icecegi, yiyecegi bilumum maddeleri yanima alayim, kitaplari yigayim masaya, sacimi örüp gözlügümü de taktim mi tamamdir! girdim calisma moduna, kimse beni tutamaz!"

Ben bunlardan hangisi miyim? Hic biri ya da her biri (aga olani haric :) bi ünlü düsünürün dedigine gibi: agalari sevmem, seveni de sevmem :)). Bazen hücreme gidip, icime gömülürken, bazen gayet güzel ortak masalara oturup yapacagimi yapip cikiyorum aksam olunca kütüphaneden. Gececilige düsmemek dilegiyle.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Tango

He bi de dün itibariyle tango derslerine basladik. Yillardir bi türlü ayni sehirde yasayamadigimizdan gidemedigimiz, hep hayalini kurdugumuz Arjantin tango. Ilk ders sonucu benim icin hüsrandi. Zira önümü göremedigim, sürekli tabi oldugum bi dans yapmak garip geldi. Ha kontrol manyagi bi kisiligim yok cok sükür ancak itatkar da sayilmayan bi bünyeye sahibim malesef. Yedege flamenkoyu koyup, sabredip deneyip görecegiz.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

Fotograf

Cebren ve hilesiz Chicago University'(University of Chicago olacak dogrusu)den fotograf dersleri almaya basladim. Saf fotograf, siyah-beyaz, karanlik odada film tab etmeli, karta basmali, 50mm'li bi ders. O kadar heyecanliyim ki kendimi zor sakinlestiriyorum.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS